Ankara’ma kavuştum bugün. Evime gelir gelmez rahat birşeyler giyip güzeel bir ballı süt hazırladım kendime. Hemen defterlerime,kitaplarıma sarıldım sonra.
Yoğun geçen 1 haftadan sonra birşeyler yazıp çizmek,yarım bıraktığım kitabıma devam etmek çok iyi geldi. Şu aralar beni derinden etkileyen başucu kitabım ‘Yüzyıllık Yalnızlık’ yazarı ise Gabriel Garcia Marquez.En sevdiğim ve artık tıpkı kendim gibi ne hissettiğini hemen anlamaya başladığım yazarlardan bir tanesi. Eğer bir yazarın dilini çok beğenip birkaç kitabını art arda okumaya başlarsanız sanki okumaktan daha bir keyif alıyorsunuz..
Blogumu ise ayrı bir özledim. Bu hafta içide radikal bir değişiklik yaptım aslında.. Ayrıntılı olarak paylaşacağım fakat ön bir giriş yapmak istiyorum ‘SAÇLARIMI BOYADIM’… Evet hayatımda ilk kez saçlarımı boyadım. Bildiğiniz gibi kendi saç rengim açık kahve,kızıl yansımalıydı. Şuan ise koyu bir kahve;
Evde kendim hazır boya ile boyadım. Ve sonuçtan çok memnun kaldım. Eski saçımın rengi açık fındık kabuğuydu;
Görseldeki rengi nasıl elde ettiğimi öğrenmek için tık tık( Sunkiss Saç Açıcı )
İşte böyle minik bir değişiklik yaptım bu hafta. Eve döndüğümdeyse annemin güzel süpriziyle nasıl mutlu oldum. Bana çok sevdiğim lilyum çiçeğinden almış;
Cennet çiçeği gibi.. O kadar narin o kadar temiz duruyor ki..
Kokusu ise muhteşem. Tüm odamı misler gibi kokutmuş. Umarım solmadan uzun süre dayanır.