Ah benim bahtsız ve kocaman yürekli Frida’m.. Aşkı,sevdayı içinde alev alev yaşayan,tahta bacaklı,sanatını acıyla besleyen,gözyaşlarıyla taçlandıran kadınım..Rengarek bir kasvet,rengarenk bir acı.. İşte karşınızda Frida Kahlo..
Frida Kahlo hayatına dair ilk darbeyi daha 6 yaşındayken çocuk felci geçirmesiyle almıştır.Tek bacağı sakat kalan Frida hep ‘tahta bacak Frida’ olarak anılmıştır.Fakat Frida bunu kendine bir engel olarak görmemiş aksine azmiyle döneminin önde gelen okullarından birine okumaya hak kazanmış ve eğitimine sürekli katkıda bulunmuştur. Günümüzde hala yazılarıyla,resimleriyle ve siyasi görüşleriyle anılan önemli isimlerle bizzat arkadaşlık kurmuş olan Frida çok donanımlı bir kadındır.Öyle ki milyonları peşinden sürükleyecek kadar lider özelliği taşır.Yaşadığı dönemde anarşik bir çok edebiyat ve siyaset grubuna üye olan Frida kısa zamanda bu grupların başına geçmiş ve insanlara savuduğu fikirleri bir bir anlatmaya başlamıştır.
Frida inatla hayata tutunmaya devam ederken kaderi onu bu kez 18 yaşında bulmuştur.. Birçok kişinin öldüğü tramvay kazasında demir bir çubuk Frida’nın bacağından girip leğen kemiğine kadar ilerlemiş ve onu 2 bacağından da mahrum bırakmıştır.. Defalarca,defalarca hiç durmadan ameliyatlar geçiren Frida artık bu dayanılmaz acılarla yaşamak zorundadır..Bu kazadan sonra tüm hayatı hastahanelerde geçen Frida’nın diğer bacağı da kangren yüzünden kesilmiştir..
Kazadan birkaç ay sonra Frida nihayet evine gelmiştir ve çektiği tüm acılardan kaçmak için resimler yapmaya başlar.Yatalak olduğundan yatağının tavanına bir sürü aynalar yerleştirilmesini ister.Bu aynalara ‘gündüzlerin ve gecelerin celladı’ adını verir.. Frida aynalardan kendine bakarak otoportreler çizmeye başlar. İlk otoportresi ‘Kadife Elbiseli Otoportre’dir.
Frida bu acılı süreçte resim yapmakla kalmamış dönemin önde gelen sanatsal ve siyasi kuruluşlarıyla da yakından ilgilenmiş ve Meksika Komünist partisinde üye olmuştur. Frida’nın resim çizme aşkı kısa sürede onun daha fazla kişi tarafından tanınmasını sağlamış ve ünlü ressam Diego Rivera ile aşk yaşamaya başlamış ve sonunda da evlenmişler.
2.ve en ünlü portrelerinden biri olan resmini ise evlendikten sonra yapmıştır.Artık Frida sadece kendisinin değil Diego ile evliliklerinin resimlerini de yapmaya başlamıştır. Resimleri büyük ilgi gören Frida resimlerine yüksek fiyatlar ile alıcılar bulmaya başlamıştır.
Diego ile fırtınalı bir aşk ve evlilik hayatı olan Frida sağlık sorunları nedeniyle ard arda çocuklarını aldırmaya başlamış.Diego’nun sık sık Frida’yı aldatması nedeniyle Frida günden güne kahroluyor ve bu acıya dayanamıyormuş. Çok sürmeden ayrıldılar. Ama tam 1 yıl sonra tekrar evlendiler.. Dedim ya fırtınalı bir aşktı onların aşkı..En ağır darbeyi de Diego’dan alır..Diego Frida’yı kız kardeşiyle aldatmaya başlar..Frida işte o an yaşarken ölmenin nasıl olduğunu anlar..O an anlamıştır ki acıyla geçen hayatında ki en büyük acı buymuş meğer..Frida’nın Diego için söylediği bir kaç acı dolu cümle..;
”Gecelerim çarpan kocaman bir yürek gibi..Gecelerim aysız pencereden süzülen gri ışığa gözünü kırpmadan bakıyor..Gecelerim ağlıyor,yastığım nemli ve soğuk…Gecelerim beni yokluğa itiyor. Seni arıyorum,yanımdakini, dev bedenini,soluğunu kokunu arıyorum..Neredesin? Bedenim,şu sakat külçe,senin sıcaklığında bir an kendini unutmak istiyor.. Gecelerim paçavraya dönmüş yürek..Gecelerim beni aşkla tutuşturuyor.Ama senin eksikligini çektigini biliyor ve bu gerçek karanlıkta bir bıçak gibi parlıyor. Gecelerim sana uçabilmek,seni uykunda sarmalayıp bana getirebilmek için kanatları olsun istiyor..Ama gecelerim her türlü yasak olduğunu ve düzensizlik yarattığını biliyor.Gecelerim senin ve benim hazza eriştigimizi görmek için röntgencilik yapmak istiyor,ama bedenim birkaç sokağın ya da adi bir coğrafyanın bizi ayırdığını anlamıyor…!!”
Frida hayatının son yıllarında dayanılmaz acılarla boğuşmaya başlamıştır. Sırtına çelikten bir yelek giyerek hayatına devam etmiştir. Fakat bu süreçte de birçok sanat okulunda görev alarak genç ressamlara yol göstermiştir.Hala resimlerini yapmaya devam etmiştir.1954 yılında akciğer embolisi teşhisi konarak yaşamını yitirmiştir. Frida kahlonun hayatı ve yaşadıkları elbette bu kadar yüzeysel değil. Onu daha iyi anlamak için Salma Hayek’in oynadığı ‘Frida’ isimli filmi izlemenizi öneririm.
Kişisel olarak beni en çok etkileyen ayrıntıları ise resimlerine uzun süre bakmaya dayanamamam ve içimi acıtması,gözlerindeki hüznü ve yaşadıklarını portrelerine o kadar iyi yansıtmış ki..Bir de tabii Diego’ya olan o farklı aşkı. Frida bu aşkı şu sözlerle ifade etmiş;
“Hayatımda iki büyük kaza geçirdim; biri Diego’ydu ve diğerinde ise bir tren az daha beni öldürüyordu. Diego kesinlikle çok daha yıkıcıydı”
Frida’nın Diego için yazdığı bir başka aşk mektubundan kesit;
”Gerçek, öyle büyük ki, ne konuşmak ne uyumak ne dinlemek ne sevmek istiyorum. Kendimi tuzağa düşmüş hissetmek, hiç kan korkusu olmadan, zamanın ve büyünün dışında, senin kendi korkunun ve büyük ıstırabının içinde, ve kalbinin atışında. Tüm bu deliliği senden isteseydim, biliyorum sessizliğinde sadece karmaşa olurdu. Bu saçmalıkta senden şiddet istiyorum ve sen, sen bana incelik veriyorsun, ışığını ve sıcaklığını. Seni resmetmek isterim, ama bu şaşkınlığım içerisinde, hiç renk yok çünkü çok renk var, büyük aşkımın somut hali..”
Ve bir diğeri..;
”Hiçbir şey ellerinle kıyaslanamaz, hiçbir şey gözlerinin altın yeşili gibi değil…Vücudum günlerdir seninle dolu! Sen gecenin aynasısın… Şiddetli bir şimşek çakışı… Toprağın nemi gibi… Koltuk altlarının oyuğu benim sığınağım.. Parmaklarım kanına değiyor sanki… Tüm sevincim çiçek çeşmenden fışkıran hayatı hissetmek ve sana ait tüm sinir yollarımı bununla doldurmak.”
Son olarak bana göre Frida’yı anlatan en güzel sözüyle yazımı sonlandırmak istiyorum;
”İçimde kırk kadın..Kırkı da yabancı.. Kırkı da öteki..”
Frida ve onun hayatının çok ama çok ufak bir özetiydi bu yazı.. İnanın o kadar fazla ayrıntı var ki.. Aralarından seçerek yazmak istedim ve itiraf etmeliyim ki bu yazıya tam 3 saattir uğraşıyorum.. O öyle bir kadın ki kelimelere sığmıyor.. Sayfalarca yazsam da onun tek bir hissini tek bir resmini anlatmam mümkün değil. Frida Kahlo’nun resimleri öyle başkadır ki Pablo Picasso Frida’nın resimleri için “Biz onun gibi insan yüzleri çizmeyi bilmiyoruz” demiştir..
Biliyorum ki bu yazıyı ne kadar uzatırsam uzatayım hep bir tarafı eksik kalacak.. Son olarak Frida Feminizm ve Biseksüel yaklaşımın en önemli temsilcilerindendir. Eserlerinde ‘sürrealizm’ akımını taşıdığı söylense de o bunu şiddetle reddetmiştir. Bana göre de hiçbir sanat akımına uymayan hep sınırların dışına taşan eserleri var..Kişisel birkaç minik anektod;
Bence birçok kadına ilham verebilecek kadar ilginç bir hayatı olan Frida aslında hiç ölmedi.. Bugün hala insanlar ona hayranlıkla yaklaşıp sanat okullarında ismi geçiyor ve eserleri büyük bir titizlikle inceleniyorsa bu senin başarındır Frida’m..Kasvet dolu küçük mutluluklarını ve acı dolu tebessümlerini sevdiğim kadın,umarım gittiğin yer de yüreğin gibi rengarenktir..
Sürç-i lisan ettiysem affola..İlk kez bu kadar kültürel bir konuda biyografi yazıyorum.Okuduğunuz için teşekkürler..
Bu yorum 2 Mart 2016 tarihinde 18:38 sularında yazılmıştır.
Birsürü frida kahlo yazısı okudum ama inan senin ki kadar derlitoplu sıkmayan olanını görmedim.ellerine sağlık..çizimlerinde harika olmuş
Bu yorum 2 Mart 2016 tarihinde 21:56 sularında yazılmıştır.
çok teşekkür ederim,derli toplu bir yazı olması için epey uğraşmıştım,demek ki işe yaramış,bunu duymak beni çok mutlu etti 🙂 sevgilerle..
Bu yorum 2 Mart 2016 tarihinde 18:51 sularında yazılmıştır.
Dha fazla frida yazısına ve mektuplarına ulaşabileceğimiz bir kitabı var mı?
Bu yorum 2 Mart 2016 tarihinde 21:56 sularında yazılmıştır.
Türkçeye çevrilmiş bir kitabı var mı bilmiyorum ama hemen hemen tüm mektuplarına internet üzerinden erişebilirsiniz,sevgilerle..
Bu yorum 3 Mart 2016 tarihinde 22:32 sularında yazılmıştır.
Frida Kahl’nun hayatını anlatan filmini izledim ve bende çok etkilemiştim.Güçlü karekterinden sabır ve özverisinden hayata tutunmak için verdiği çabadan.Şimdi senin kaleme aldığın yazıyı okurken çok duygulandım, çünkü filmi izledikten sonra bende hayatıyla ilgili bulduğum bütün yazıları okudum. Yaptığı resimleri inceledim,çünkü resimler zaten okadar hüzün ve acı dolu ki etkilenmemek imkansız. Eline sağlık kızım çok güzel bir biyografi olmuş….
Bu yorum 3 Mart 2016 tarihinde 22:51 sularında yazılmıştır.
teşekkür ederim annelerin en kültürlüsü,en güzeli :))