Ankara’ya kar öyle güzel yağar ki..Neşeli çocuk seslerine karışır aşıkların heyecanı.. Ankara’da aşık olmakta başkadır..Sevdayı da,soğuğu da iliklerinize kadar hissedersiniz.. Buluşmalar için ortak merkezdir Kızılay.. Sıcak bir sohbetle yürünür Karanfile, şöyle güzel bir kahve içilir, dibine vurulur anıların.. Kuğulu parkta çıtır bir simit yemeden ve o simidi kuşlarla,kuğularla paylaşmadan Ankaralı oldum denilmez.. Bahçeli,Arjantin caddesi ise gece kuşlarını ağırlar.. Sabahlara kadar caddeler bazen şen kahkahalarla bazen de acı bir ağlama sesi ile yankılanır.. Dedim ya Ankara’da aşık olmak zor iki gözüm..
Dilimiz biraz kaba,yüreklerimiz yufkadır bizim..’K’ ler ‘G’ ye dönüşür, dostlar da kardeşe.. Anı biriktirmeyi sever Ankara.. Kalesi vardır,koca koca surları,kalenin içinde minik avlulu evleri.. Evlerin içinde bozulmaya yüz tutmuş anadolu motifleri.. En güzeli zanaatkar insanların o minik ama sıcak dükkanları,el yapımı eşyalar,tablolar,kilimler..
Ankara’da deniz yoktur evet,onun yerine bol bol gölleri vardır:) Haftasonu aile veya dostlarla mutlaka mangal yakılır,salıncak kurulur. Bazen insanı bezdirir Ankara.. Bir ucundan diğer ucuna gitmek yarım gününüzü alır..Yüreği büyük bir şehirdir ama her memleketten insana rastlamak mümkündür..
Demem o ki ruhsuz bir şehir değildir Ankara.. Havasından mıdır suyundan mıdır bilinmez ama acıyı da,mutluluğu da,sevdayı da yüreğinizde hissedersiniz..
Ankarada Aşık Olmak Zor İki Gözüm