Merhaba kitapsever dostlar! Bugün ismini çokça duyduğumuz ve bence şöhretini sonuna kadar hak eden bir roman hakkında konuşacağız.Simyacı uzun yıllar önce okuduğum bir kitaptı aslında. Ben bu romanı 2.kez okuyorum. Bunun nedeni hem çok küçük yaşta okumuş olmam,hemde şuan bu romanı daha iyi analiz edeceğimi düşünmem. Evet öyleyse başlayalım:)
Öncelikle Paulo Coelho kimdir? Rio de Janerio doğumlu Paulo aslında ünlü bir şarkı sözü yazarıdır. Bunun yanı sıra kendisi uzun yıllar tiyatro ile ilgilenmiş ve birçok tiyatro oyununun yazarlığını da yapmıştır. Valkürler ,Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım,Brida yazarın diğer romanlarından bazıları. Özellikle Brida romanı beni etkileyen kaliteli romanlardan biridir,onunda incelemesi yakında blogda olacak.
Simyacı ‘size mutluluğu nasıl bulacağınızı değil nasıl elde edeceğinizi’ anlatıyor diyerek cümleye başlamak istiyorum. Baş kahraman Santiago maceraperest ve hayatını mutluluğu bulmaya adamış,oldukça kültürlü ve bilgili biridir. Okuma yazmaya meraklı,yeni şeyler öğrenmeye sürekli açtır. Tüm bunların yanı sıra o gezmeyi ve yeni yerler görmeyi,yeni kültürler tanımayı öyle çok seviyor ki sıradan bir ‘çoban’ olmayı tercih ediyor. Doğaya düşkünlüğü ile çobanlık ona bir ödül gibi geliyor.
Santiago sık sık birbirine benzeyen,çoğu zamanda birbirinin aynı rüyalar görmeye başlar.Sevdiği kadın rüyalarına dahil olur ve tekrar onu görmek ister. Bu kadın yıllar önce yün satmak için gittiği bir satıcının kızıdır. Santiago bu durumu bir rüya yorumcusuna anlatır. Duydukları karşısında afallar ve şaşırıp kalır. Rüya yorumcusu Santiago’nun Mısıra gideceğini,orada hazine bularak zengin olacağını ve o hazinenin de Mısır Piramitlerinde olduğunu söyler..
Mısıra vardıktan sonra son parasını da bir rehbere veren Santiago’nun hayatı bu noktadan sonra yavaş yavaş değişmeye başlıyor. Sanki bir film gibi akıcı ve sayfaları hızla çevirip kitabın sonuna gelmek istiyorsunuz. 5 parasız kalan Santiago burada kristal eşyalar satan bir dükkanda işe başlar,işe başlamasıyla beraber para biriktirir ve bir süre sonra Piramitlere doğru yola koyulur. Yolculuk sırasında simyacıyı arayan bir yolcu ile karşılaşır. Simyacı kurşunları altına çeviren biridir, fakat kimse onu görmemiştir. Santiago ve yolcu arkadaşının simyacıyı arama maceraları ile ilerleyen roman sonunda sizlere güzel bir hayat dersi veriyor. Başladığı noktaya geri dönmek ister bazen insan,ilerledikçe fark eder ki o nokta mutluluğu yakalaması için yeterliymiş meğer..
Bu roman hayatımda okuduğum en akıcı romanlardan biri. İyiki 2.kez okumuşum ve hazineme 1 güzel roman daha eklemişim. Romanın özetini birazcık merakta bırakarak bitirdim farkındayım,bunun sebebi içinizde merak uyandırmak ve sizleri bu romanı okumaya ikna etmek olabilir:D Lütfen kızmayın,birşey kaybetmeyeceksiniz Simyacı’yı okuyun..