Şu sıralar vizyona giren yeni filmleri adeta bir avcı gibi avlıyorum:D Bu hafta vizyona giren başrollerde Leonardo Dicaprio ve Tom Hardy’nin oynadığı Diriliş/ The Reverant ‘iyiki izledim’ dediğim filmlerden biri oldu.. Film 2 saat 36 dakika, her geçen saniyenin hakkını veren,etkileyici bir filmdi.
(Yazının bundan sonraki kısımları spoiler içerir)
Leonardo’yu mercek altına almış ve tüm filmlerini izlemiş biri olarak bu filmde kendini daha da aşmış,benzersiz ve inanılmaz etkileyici bir performans sergilediğini söyleyerek yazıma başlamak istiyorum. Çiğ çiğ balık,et yemekten tutun da,çamurlarda ağzına toprakların kaçması, buz gibi havada nehirlere girmesi, ölmüş bir atın iç organlarını sökerek atın cesedinin içine yatması da buna dahil.. Dublör kullanılmadığı aktarılan bilgiler arasında. Yakında film arkasında yaşananlar ile ilgili belgesel tadında bir videoda yayınlanacakmış merakla bekliyorum..
Kızıldereli ve vahşi bir kabileden bir kadınla evli olan Hug Glass ‘beyazlar’ diye adlandırılan bir ordunun saldırısıyla karısını kaybeder. Tüm kabile öldürülür,yakılır,kadınlara tecavüz edilerek tüm halkın malları çalınır ve terk edilir.
Glass’ın oğlu hayatta tutunacağı tek varlıktır. Onu ölümden zor kurtarmıştır fakat yine de savaşın ve zulmün izlerini yüzündeki yanıklar ile taşımaktadır.Glass hayatta kalabilmek için avcılık yapan ve avladıkları tüm hayvanların derilerini yüzerek onları satan bir kabileye katılmıştır. Glass’ın en büyük özelliği yön algısının diğer grup üyelerine göre daha gelişmiş olmasıdır. Böylece grupta kendine yer edinebilmiş,yolculuklarda onlara yol göstermekle görevlendirilmiştir.
Glass ve oğlu avlanmak için ormanın derinliklerine doğru ilerlerken kızıldereli kabilesinden geriye kalanlar Glass’ın grubuna saldırı düzenler,gruptaki çoğu insanı canice öldürürler. Glass bu sesler üzerine gruptan geriye kalanları toparlar ve gemiyi hazırlayarak ırmaktan denize doğru giden bir yoldan kaçmaya başlarlar. Bu şekilde açık açık yem olacaklarını düşünen Glass ormanın içlerine doğru kaçmaları gerektiğini,gemiyi yanıltmak için boş bir şekilde nehre bıraklamaları gerektiğini söyler. Grupta anlaşmazlık çıksada Glass sözü geçen ve güvenilir bir adam olduğundan sözlerine uyulur ve ormanın içlerine doğru ilerlenir..
Glass bu noktadan sonra hayatının hatasını yapıyor ve benim gibi kan görmeye tahammül edemeyenler için iç geçirtici sahneler başlıyor..
Grubun gideceği yolu belirlemek için tek başına ormanın derinliklerine doğru ilerleyen Glass çok büyük bir ayının saldırısına uğrar.. Sıradan bir saldırı değil! Bu saldırı Glass’ı öldürmeden süründüren bir hale getiriyor! Nefes borusunu yırtıyor,tüm iç organlarını dışarı çıkartıyor ve kırılmayan kemiği kalmıyor..(sahneyi dişlerimi sıkarak izledim..)
Glass kalan son canıyla ayıyı öldürüyor ama nafile.. O dev ayı sonunda Glass’ın üzerine yığılıyor ve ölümle burun buruna gelen adam çaresizce,hareketsiz kalakalıyor aynının ağırlığı altında. Arkadaşları ‘nihayet’! Glass’ı aramaya çıkıyorlar ve ayının altında yatan cansız bedenini gördüklerinde gözlerine inanamıyorlar. Hemen ayıyı üzerinden alıp açık yaralarına bez basıyorlar,yaralarını ateşle dağlıyorlar (bu sahneleri izlemek ölüm gibiydi..) Glass ne konuşabiliyor,ne hareket ediyor ne de yaşadığına dair bir işaret veriyordu. Sadece gözlerini kırpabiliyordu..
Kalabalık kızıldereli grubu Glass ve grubunu öldürmeden vazgeçmeyecek,intikamcı tipler. Bu yüzden yürümeye ve ormanda kaybolmaya devam etmek zorundalar. Büyük bir dağ aşmaları gerekiyor ve artık Glass’ı taşımak oldukça güç bir hal alıyor. Karlı ve çok zorlu hava koşullarında daha fazla Glass’ı taşıyamayacaklarını söyleyen grup Glass’ı öldürmeyi teklif ediyor. Zaten artık onun yaşamasının imkansız olduğunu,bu kırıklar ve yaralarla asla hayatta kalamayacağını onu taşımanın anlamsız olduğunu söylüyorlar. Grubun başındaki kumandan Glass’ı öldüremiyor,eli tetiğe gidiyor fakat onu öldürmeyi içi kabul etmiyor. En sonunda onun yanında eceliyle ölene dek kalacak 3 kişiye 300 dolar vermeyi teklif ediyor. Glass’ın oğlu,onu çok seven bir arkadaşı ve sadece paraya tapan bir başka arkadaşı ölene dek onun başında beklemeyi kabul ediyorlar.
İşte bu pislik herif Glass’ın içten içe ölümünü isteyen,paraya tapan ve Glass’ın oğlunu gözünü kırpmadan öldürecek olan adam! Glass’ın oğlu Hawk pek konuşmayan içine kapanık ve sessiz bir çocuktur. Babasını öldürmek istediği sırada diğer arkadaşından yardım istemek için bağıran Hawk’ı öldürerek ormanın derinliklerine atar. Ardından diğer arkadaşına kızılderelileri gördüğünü,hemen buradan ayrılmaları gerektiğini söyleyerek Glass’ı ölüme terk eder..
Tek başına,yaralı,aç,heryeri kırıklar içinde olan bu adam nasıl hayatta kalacak.. Üstelik donmadan yaşaması nasıl mümkün olacak? İntikam onu hayatta tutan tek şey!Glass için hayatta kalma mücadelesi bu saatten sonra başlıyor.. İNANILMAZ bir oyunculuk performansı gösteren Leonardo bu filmde vücudunu bayağı hırpalamış ve bir süre hastahanede yatmış.. Gerek fiziksel gerekse psikolojik anlamda yapabileceklerinin oldukça üstüne çıkmış ve sıradan bir insanın görmeye bile katlanamayacağı sahnelerde üstün bir performans göstermiş..
Filmin can alıcı birçok sahnesi vardı. Bunların hepsini burada anlatmam mümkün değil. IMDB puanı 8,3 bence daha fazlasını hak ediyor. Size zaman kaybettirmeyecek ve uzun süre etkisinden kurtulamayacağınız bir film izlemek istiyorsanız Diriliş şiddetle tavsiyemdir!