Merhabaa güzel ailem, bugün farklı bir yazıyla sizlerleyim, hazır kütüphane temizliğimin vakti yaklaşmışken görselleri çekip neden sizi de dahil etmeyeyim ki dedim ve ortaya bol sohbetli bir yazı çıktı, keyifli okumalar 🙂
İlk olarak tüm kitaplarımın kapaklarını kuru bir bez ile sildim,tozlarını aldım, bu işlemi her 6 ayda bir tekrarlamaya çalışıyorum;
Kütüphanemde aslında en az burada gördükleriniz kadar daha kitabım vardı ama ödünç alıp geri getiemeyenler! sağolsun bu kadarcık kaldı. Artık güvenmediğim kimseye kitaplarımı ödünç vermiyorum. Blogumda birkaç kitap incelemesi dışında yazı yazmadım ama aslında tam bir kitap kurduyumdur. Kitap okumayı çok severim, aynı şekilde film kültürümün de oldukça iyi durumda olduğunu düşünüyorum,elimden geldiğince izlediğim filmlerin de yorumlarımı blogumda paylaşıyorum, bahsettiğim yazılara Kültür kategorimden ulaşabilirsiniz.
Eskiden kitaplarımı alfabetik sıraya göre dizerdim, ilk okul yıllarımda kütüphane kolu başkanıydım, orta okulda mahallemizdeki kütüphanede gönüllü olarak çalışıyordum, ardından üniversite yıllarımda Ankara’da bulunan Milli Kütüphane’de çalıştım. Yani kitaplarla iç içe olmayı,onları arşivlemeyi,tozlarını almayı,yırtılan sayfalarını onarmayı çok seviyorum..Görselde romanlarımı boylarına ve kalınlıklarına göre üst üste koydum, çok büyük bir kütüphanem olmadığından boylarına göre dizmeyi tercih ediyorum ama yine de türlerine göre de ayrım yapmaya çalışıyorum;
Benim en sevdiğim roman türü fantastik kurgudur. Bu sıraya genelde o tarz kitapları toplamaya çalıştım, Kemal Tahir Devlet Ana bu sıraya sadece kalınlığı yüzünden dahil oldu 🙂
Bir solukta bitirdiğim Siyah Kan,
2.el kitap satan bir dükkandan aldığım Kurtlar İmparatorluğu sevdiğim fantastik kurgu romanlardan.
Semerkant aslında içinde tarih barındıran bir roman,bu romanı fantastik kurguya dahil etmenin sebebi aslında olmamış olaylar hakkında değişik fikirler ortaya atarak hikayenin ilerlemesi;
Umut Ordusu romanının filmi de çekilmişti yanlış hatırlamıyorsam, savaşın yıkıcı yanlarıyla beraber dostluk ve sevgiye dair içinizi hem acıtacak hem de ısıtacak bir roman.
Bu sırayı bitirdikten sonra sıra diğer romanlarımda,aslında elimde çok fazla tarih, siyasi roman var. Her biri ayrı ütopyaları veya yaşanmış olayları konu alıyor. Elimde en fazla bulunan siyasi romanlar komünizm ütopyasına ait olanlar, ama her görüşten kitaplar okumaya çalıştığımdan tam zıttı görüşü savunan romanlar da var;
Özellikle Sovyet Rusya dönemini anlatan çarpıcı romanlar okudum. Stalin’in dili oldukça iğneleyici ve ağır. Fark ettiğim en ilginç şey komünizmde kadının hayal ettiğim yere asla sahip olamaması,bunun en çarpıcı örneğini Stalin’in ‘Kadın ve Marksizim’ kitabında görebilirsiniz;
Yine komünizme ait başka kitaplar var elimde,özellikle Maksim Gorki’nin birçok kitabını okudum, beni en etkileyen ‘Ana’ isimli romanı oldu;
Yine Gorki’nin çok ses getirmiş bir başka romanı ise özgürlük;
Komünizm hakkında bu kadar fazla kitap okumama rağmen bana yanlış gelen çok fazla yönü oldu, benimseyemedim çünkü bana göre ütopik bir düşünce, asla gerçek olamaz ve bence olmamalı da, bunun hakkında belki başka bir sohbet yazısında konuşabiliriz,dilerseniz devam edelim;
Ali Abdihoca’nın bu romanı psikolojinizi alt üst edebilecek kadar ağır ve uzun süre etkisinden kurtulamıyorsunuz. Sevmediğim bir roman oldu demek yanlış ama okuduktan sonra uzun süre depresif bir ruh halinden çıkamamıştım, zevk vermediğini söylemeliyim..Beni hayatımda 3 roman alt üst etmiştir bunlardan ilki Savaş ve Barış, diğeri Gazap Üzümleri bir diğeri ise bahsettiğim roman.
Kesinlikle,kesinliklee her Türk’ün mutlaka okuması gereken bir kitap Nutuk..Benim klavuzum..Onlarca görüş, ütopya, sosyalizm,komünizm üzerine birçok kitap okudum..Bilgilerimi ölçüp tarttım, kimi zaman arada kaldığım da oldu, ama sonunda doğru yolu buldum, üstelik bunu kendi bilgimle yaptım, her görüşten kitaplar, köşe yazıları okuyun, size en doğru gelen şey zaten yolun sonunda sizi bekliyor olacak..
Deli Kurt ilk okuduğum siyasi romandı aslında. İyiki de okumuşum, biraz milliyetçi görüşleri anlatan ve bence Türklüğümüzle neden gurur duymamız gerektiğini anlatan bir roman,yine Nutuk gibi mutlaka okunması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle Lise çağında okunması ve geç kalınmaması gerek.
Peyami Safa sanırım ciğerimi ağzıma getiren,beni her romanında ağlatan, psikolojimi alt üst eden tek yazar.. Bir adamın dili bu kadar mı ağır olur, bu kadar mı hislerinize dokunur.. Peyami Safa’nın okumadığım 4 romanı kaldı sadece, kütüphanemin yeni üyeleri onlar olacak. Peyami Safa’yı sanki artık çok yakından tanıyorum, dilini, anlatış tarzını çözdüm. Sizin de tanıyor gibi hissettiğiniz yazarlar oluyor mu?
Şu sıralar baş ucu kitabım Alamut! Eğer şuan gündemde neler döndüğünü merak ediyorsanız çok değil kafanızı 40 yıl öncesine çevirmeniz yetecek, Alamut mutlaka her kütüphanede bulunması gereken tarihi bir roman. Lütfen alın okuyun, pişman olmayacaksınız, ülkemizde neler döndüğü, tüm cemaatlerin nasıl oluştuğu, şuan neden bu durumda olduğumuzu geçmiş tarihlerde yaşanan olaylara bakarak daha iyi anlayabilirsiniz.
Bahsettiğim tarihi veya siyasi romanları bir arada toplayarak kütüphaneme yerleştirdim;
Sıra geldi Türk ve Dünya klasiklerine, şiir kitaplarına, felsefi romanlara;
Montaıgne Denemeler, eğer kitap okumak sizi bunaltıyorsa yumuşak bir giriş için ideal. Kısa kısa hikayelerden oluşan bu kitap hayata ve olaylara çok farklı perspektiften bakmanızı sağlayacak. Son 18 saniye aslında bir korku romanı, ama felsefi bulduğumdan bu gruba dahil ettim, çünkü cinayetleri düşünce yeteneği ile çözen bir dedektifi anlatıyor.
Dizisiyle çok popüler olan Aşk-ı Memnu benim orta okulda okuduğum bir romandı.
Cenap Şehabettin bana göre aslında önemli felsefecilerinden,
Descartes anlaması zor bir felsefeci. Bu roman Descartes’in savunduğu felsefi akımları ve düşünceleri özet geçerek size anlatıyor. Sevdiğim bir kitaptı, bir ara felsefeye çok takmıştım, ama şuan saçma geliyor, saçma geliyor derken demek istediğim şu, ota b.ka felsefi görüş uydurmuşlar,gereksiz 😀 Tamam felsefe severler kızmasın, ama bazen geliyor bu düşünce aklıma yalan söylemeyeceğim 😀
Yunus Emre’nin felsefesini anlatan romanı çok sevmiştim, 2 farklı Jane Eyre romanı var, biri hediye diğerini de gazeteden almıştım. Cengiz Aytmatov’da yine sevdiğim yazarlardan biri, Araba sevdası ve Mai-siyah yine okunması gereken temel eserlerden.
İkinci Yenicilerden özellikle Cemal Süreya, Turgut Uyar, Sezai Karakoç,Ece Ayhan şiirde okumayı en sevdiğim şairlerden. Bana göre şiir gizli kapaklı, imgesel anlatıma sahip ve her okuyanda farklı hisler uyandırmalı.
Ahmed Arif sevdiğim şairlerden biri, keza Orhan Veli Kanık’ta benim için özeldir;
Orhan Veli’nin en ünlü şiirlerinden biri ‘Anlatamıyorum’
Elimdeki en eski,en garip ve en değerli kitaplardan biri de bu ‘Akıl Hastalarının Yazdıkları Şiirler’ bana çok sevdiğim biri tarafından hediye edilmişti ve daha da önemlisi ilk basımını sahaflarda gezerek bulmuş;
Bir başka romanın içinden çıkan Buğra’nın bana yazığı not ile azıcık hüzünlendim, bu arada şafak 66, azıcık kaldı;
Umarım keyifli bir yazı olmuştur,bayağı uzun oldu,okurken sıkılmamışsınızdır inşallah 🙂 Ben yazarken hiç sıkılmadım, kitaplar hakkında sabahlara dek konuşabilirim, siz de bana fikir danışmak veya ‘Sıla mutlaka şunu da oku’ demek isterseniz bana yorum yazabilir veya diğer hesaplarımdan bana ulaşabilirsiniz 🙂
Vee kitaplığımın son hali;
Yeni yazacağım diğer yazıları kaçırmamak için aktif şekilde kullandığım instagram ve Facebook sayfalarımı takip edebilirsiniz. Şimdilik hoşçakalııın!
Bu yorum 21 Ağustos 2016 tarihinde 22:04 sularında yazılmıştır.
daha fazla kitap incelemesi yapar mısınız rica etsem, yazılarınıza ve beğenilerinize çok güveniyorum 🙂
Bu yorum 22 Ağustos 2016 tarihinde 14:29 sularında yazılmıştır.
elbette, bundan sonra her ay 1 kitap önerisi ve özetini bloguma yazacağım 🙂
Bu yorum 9 Eylül 2016 tarihinde 01:14 sularında yazılmıştır.
bayıldımm bayıldımm kütüphanenin zenginliğine, şimdi ortaya çıktı bu kadar akıcı yazman, beni saatlerce yazılarını okumaya ikna edişiin, işte bunlar hep kültür 😀
Bu yorum 9 Eylül 2016 tarihinde 17:28 sularında yazılmıştır.
aiiy çok teşekkür ederiim ne mutlu bana okunmaya değer bulunmak harika bir mutluluk 🙂